21/05/2007
OYUNCULARINA GÜVENİYOR 'YUMURTA' YI TANITIYOR!
Aslı Örnek /Sabah
Yönetmen Semih Kaplanoğlu'nun 'Yumurta' isimli filmi yarın Cannes Film
Festivali'nde gösterilecek. Filmine ve oyuncularına çok güvendiğini belirten
ünlü yönetmen "Ufuk Bayraktar'ın ve Işıl Saadet Aksoy'un geleceği çok
parlak" diyor .
Dünya sinemasının kalbinin attığı Cannes Film Festivali'ne Fatih Akın'ın
yanı sıra bir Türk yönetmen daha davet edildi. İsmi Semih Kaplanoğlu... Bu
davetle 'Herkes Kendi Evinde', 'Meleğin Düşüşü' adlı yapımlarıyla tanınan
Kaplanoğlu'nun, bir üçleme olarak tanımladığı serinin ilk filmi 'Yumurta'
dünyaya tanıtılacak. Yarın Cannes'da 'Yönetmenlerin 15 Günü' adlı yarışma
dışı bölümde gösterilmesi planlanan filmle dünya Nejat İşler, Saadet Işıl
Aksoy ve Ufuk Bayraktar gibi isimleri de tanıyacak. Kaplanoğlu'yla sinemaya
bakışını, 'Yumurta', 'Bal' ve 'Süt' üçlemesini konuştuk.
'YUMURTA' DİŞİ BİR FİLM DEĞİL!
"Film'Yumurta', 'Bal' ve 'Süt'ü çekmeye nasıl karar verdiniz?
Ben bundan 4 yıl önce 'Aydınlık Gün' diye bir senaryo yazmıştım. Ardından
taşra üzerine filmler izledim ve taşradaki değişimin farkına vardım. Bu
değişim 30 ya da 40 sene önceki gibi değildi. Ben de yeniden o senaryoya
döndüm. Elime aldığımda orada çok dişi bir durum olduğunu gördüm. Derken
Orçun Türksal'la beraber bir üçlemeyi yeniden oluşturduk. Bu çalışmada
sondan başlayıp, geri gidiyoruz.
Bunu biraz açar mısınız?
'Yumurta'da 38-40 yaşı, 'Sütte' 17-18, 'Bal'da ise 6-7 yaşlarındaki bir
erkeğin yaşamına tanık oluyoruz. Ama bu tanıklıkların hepsi günümüzde
geçiyor. Onun için tam anlamıyla flash back gibi değil! Bu üçlemede sadece
bölgeler ve çektiğimiz yerler değişecek. Bazı oyuncular, diğer filmlerde de
görünecek ve oynayacaklar.
Üçlemeye baktığımız zaman olayları bir erkek karakter üzerinden
anlatıyorsunuz. Neden?
Erkek bir karakter var ama işin merkezinde asıl anne-oğul ilişkisi var.
Buradaki annenin kapsadığı alan da tabii ki çok önemli. Ben toplumumuzda
anne ve erkek çocuk arasındaki ilişkinin çok önemli olduğunu, yaşanan birçok
şeyde de önemli yer tuttuğunu düşünüyorum.
'Yumurta'nın kastına baktığımız zaman seçilmiş simalara rastlıyoruz. Bu
kastı nasıl oluşturdunuz?
Biz Nejat'la 'Şehnaz Tango'dan beri tanışıyoruz. O dönemden beri de hep "Bir
proje olsa da Nejat'la bir araya gelsek" diye düşünüyordum. 'Yumurta'daki
karakter de ona çok uyuyordu. Yani; Nejat işin başından beri vardı. Bu arada
Ufuk'u (Bayraktar) çok beğeniyor, geleceğinin de çok parlak olacağını
düşünüyorum. Zamanın ruhunu çok iyi yansıtabilen bir oyuncu... Tülin'le
neredeyse beraber başladık diyebilirim. Şimdi yeni bir oyuncu var: Saadet
Işıl Aksoy... Ben Saadet'i görür görmez ekranda aradığımı bulduğumu
hissettim. Onun çok özel bir fiziği, farklı bir yüz yapısı var.
'SÜT'Ü DE TANITACAĞIZ!
Cannes'a nasıl katıldınız?
'Yumurta'nın proje olarak tanıtıldığı Rotterdam Film Festivali'nin sinema
marketinde Fransız yapımcı ve dağıtımcılarla ilişkiye girdik. Derken bu
projeyle ilgili bir hava oluştu. Filmi bitirdikten sonra yani bundan 3-4 ay
önce Berlin Film Festivali'nde bu sefer 'Süt'ün dünya promiyeri için gittik.
Bu kez filmi tek değil, üçlemeyi sunmaya başladık.
'Süt' ve 'Bal' ne durumda?
'Süt' de yine Cannes'da gelecek yıl içinde çekilecek projeleri tanıttıkları
bir bölüme seçildi. 11-12 gün boyunca bütün dünyadan dağıtımcı biraraya
geleceğiz. 'Süt'ün yapımı sırasında bir Fransız ortağımız olacak. Projeye
Kültür Bakanlığı'nın katkısı var. 'Süt'ün çekimlerine bu yılın ekim sonu,
kasım başı gibi başlarız. Gelecek yılın sonbaharında gösterime girer. 'Bal
ise 2009 yılında gösterime girecek.
|