05/2008
YUMURTA
Eric Coubard / Crossroads
Yumurta, Türk yönetmen Semih Kaplanoğlu'nun (Herkes Kendi Evinde, Meleğin Düşüşü) üçlemesine ait, ve İstanbul'da bir sahaf olan, başkarakter Yusuf'a atfedilmiş (Bal, Süt ve Yumurta), hatta bu tür bir sinematografik anlatımın bir sonucu olmak isteyen bir film. Bu son ayak, Yusuf'un köklerine, kaynaklarına dönüşünü anlatıyor. Annesinin ölümü, onu doğmuş olduğu kasabasına döndürüyor. Şiiri bırakmış bir halde (ona ülke çapında ün kazandırmış ve ailesinin gururu olmasını sağlamış), Yusuf unutmak istediği bağlarını ve ilişkilerini tekrar keşfediyor. Böylelikle modernizm ile tutuculuk arasında sıkışmış olduğunu farkederek, acılı bir şekilde kendini yeniden inşa ediyor.
Aile yakını olan genç bir öğrenci, Ayla, ona arayışında yardım edecektir. Herşey ölümü haber veren bir sis ve kırsal kesimde çekilmiş uzun bir plan sekans ile başlar. Sonrasında İstanbul'daki modern hayata hızlı bakış, tıpkı seksi bir kadın müşterinin, bir gecede, hediye etmek üzere bir kitap araması gibi basittir. (Müşteri 'Meleğin Düşüşü'nün kadın kahramanı Tülin Özen tarafından oynanır) Zaten bu değişmeyi, bizi tekrar kır yoluna getiren, bu sahnenin sonunda buluyoruz. Sonra, çekingen bir acı gibi, Yusuf'un 'yas' yolunda herşey yavaş hale geliyor. Yavaş ve ahlaklı. Semih Kaplanoğlu'nun kamerası söylenmeyenler, kapalı yüzler ve baskıcı sesizlikler üzerinde takılıyor. Güzel Ayla (Saadet Işıl Aksoy) bizi kendi iç bakışımıza götüren ışık. Varolmaya çalışmak, acı ve umutla yaşamak. Yumurta inanılmaz bir şekilde Volker Schlöndorff'un Ulzhan filmine benziyor. Değişik bir sorunsallıkla ama vardığı aynı yerle: ne kadar yalnız olursak o kadar hayat öne geçer ve sizin yolunuzu aydınlatmak için her zaman etrafta dolaşan bir kadın olur.
Zamanı durdurmak için tavsiye edilir.
Yakalamanız gereken bir treniniz varsa tavsiye edilmez.
Eric Coubard
|