05/2008
BİR ADAM GEÇMİŞİNE EĞİLİYOR
Jean Roy / L’HUMANİTE
Burada, oldukça uzakta, sis kaplı bir tarladan, mütemadiyen adımlarla, taşlı bir yoldan, yavaş yavaş bize yaklaşan bu yaşlı kadında olduğu gibi. Planın, kadının yüzü tüm ekranı kapladığında bitmesini bekliyoruz. Ama, şu işe bakın ki, hayır. Bir yön değiştirme noktasına ulaşmış bir şekilde, bize önce profilini sonra sırtını gösteriyor, bu sırada kamera dönüyor ve biz tekrar onu perspektifte yokolana kadar izliyoruz. Birçok dakika akmış durumda. Yunanistan’da bir Angelopoulos, Macaristan’da bir Bela Tarr veya Litvanya’da bir Sharunas Bartas filmi başlangıcı olabilir. Türk yönetmen Semih Kaplanoğlu’nun ilk bakışta garip gelen ters bir kronolojik sırayla çekme seçimini yaptığı için, bir gün tersten bakabileceğimiz, yeni bitirilmiş Süt ve Bal ile devam edilecek bir üçlemenin ilk ayağı olan Yumurta’nın başlangıcı bu.
Bu kadını bir daha hiç görmeyeceğiz. Ama, cenaze için büyük şehri terkedip Tire’ye giden, İstanbul’da mütevazi bir eski kitap dükkanı sahibi olan, bir kitabı yayınlanmış şair ve yazar oğlunu göreceğiz. Tire’de Yusuf, aile evinde kalan, bilinmeyen bir uzak akrabayı bulacak, notere gidecek, kağıt işleriyle uğraşacak, avluda kriz geçirecek, bir çocukluk arkadaşıyla karşılaşıp, bir kadeh içecek, unutmamış olduğu bir gençlik aşkına rastlayacak, bir oteldeki evlilik kutlamasına karışacak, annesinin isteği üzerine, adak amacıyla bir koç öldürecek.
Önden çekilmiş planlar kuruluşlarına hayran bırakma zamanı sağlayarak uzuyor. Müzik yok, bu bir atmosfer filmi, iç dünyaya ait.Ve hep edepli konuşmayanlara kadar çıkan geçmiş esintileri. Rahat bir şekilde tadını çıkarmak için.
|