EKİP

OYUNCULAR
Jean-Marc Barr – Prof. Erol Erin
Ermin Bravo – Cemil Akman
Grigory Dobrygin - Andrei
Cristina Flutur – Alice

YÖNETMEN
Semih Kaplanoğlu>>>

SENARYO
Semih Kaplanoğlu
Leyla İpekçi

YAPIMCI
Semih Kaplanoğlu
Nadir Operli

ORTAK YAPIMCILAR
Johannes Rexin, Bettina Brokemper, Sophie Dulac, Michel Zana, Fredrik Zander, Taha Altaylı

GÖRÜNTÜ YÖNETMENİ
Giles Nuttgens BSC

CASTING
Beatrice Kruger

KURGU
Semih Kaplanoğlu
Osman Bayraktaroğlu
Ayhan Ergürsel

SANAT YÖNETMENİ
Naz Erayda

SES
Jörg Kidrowski

MİKSAJ
Cenker Kökten, Rainer Heesch, Tobias Fleig

MÜZİK
Mustafa Biber

TRT
ZDF / ARTE
ARTE FRANCE CINEMA
WITH THE PARTICIPATION OF ARTE FRANCE
ORTAKLIĞIYLA

T.C. Başbakanlık Tanıtma Fonu
T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Sinema Genel Müdürlüğü
FILMSTIFTUNG NRW
EURIMAGES
DEUTSCHER FILMFORDERFONDS
MEDIENBOARD BERLIN-BRANDENBURG
AIDE AUX CINÉMAS DU MONDE - CENTRE NATIONAL DU CINÉMA ET DE L'IMAGE ANIMÉE - INSTITUT FRANÇAIS
FILM I VAST
MICHIGAN FILM OFFICE
DOHA FILM INSTITUTE
DESTEĞİYLE

SPONSOR
TORKU

TEKNİK BİLGİ

ULUSLARARASI SATIŞ

Copyright Kaplan Film Production © 2009

BUĞDAY

SİNOPSİS

Yakın ve belirsiz bir gelecekte, ani bir iklim değişimi meydana gelmiş ve yeryüzündeki yaşamı yok oluşa doğru sürüklemiştir. Sınırların yeniden kurulduğu yeni dünyada, göçmen halklar manyetik kalkanlarla korunan şehirlere kabul edilmek için kamplarda bekletilmektedir. Bir diğer sorun ise genetiğiyle oynanmış tohumların sürdürülebilirliği konusunda yaşanan kaostur.

Parlak kariyerini ve şehri terk edip modern hayata sırtını dönen Cemil’le, tohum genetiği uzmanı Profesör Erol Erin’in yolları Ölü Topraklar bölgesinde kesişir. Yeşertecekleri tohumları aramak için çıktıkları yolculuk, Erol’un bugüne kadar öğrendiği her şeyi değiştirecektir...

YÖNETMEN NOTU

Buğday’ı çekmeye başladığım günden bu güne neredeyse beş yıl olmuş. Bu beş yılda içinde yaşadığımız dünya neredeyse kırk kere değişti. Filmimizin hikayesi belirsiz bir gelecekte savaşlar, iklimsel felaketler, mültecilere karşı inşa edilen ölümcül sınırlar, GDO’lu tohumlarda yaşanan kaos ve insanın bütün bu sorunlarla baş edebilmesinin yolunu arayışına dairdi.

Buğday’ın çekimlerinden önce helak olmuş modern şehirlerin ilki Detroit civarında mekan ararken Ortadoğulu göçmenlerle, çekim sırasında Anadolunun pek çok yerinde Suriyeli mültecilerle ya da Stockholm’ün dondurucu soğuğunda sokaklarda yaşamak zorunda kalan yoksullar ve görünmez sınırlarla karşılaştım... Filmin hikayesi ile hayat kesişti...

Buğday, saf tohumun peşinde hem ölü topraklara hem de kendi içlerine doğru yürüyen iki kişinin yolculuğunu anlatıyor. Yolları kıtlığın, salgın hastalıkların, toprakları zehirlenmiş bölgelerin, terk edilmiş çocukların, genetik ayrımcılığa uğramış toplulukların duraklarından geçiyor. İçlerinde aldıkları yol ise benliğin, kibrin, ve nihilizmin çöllerinde, hırsın ve açgözlülüğün bataklıklarında ilerliyor... Almayı şiar edinen Erol, diğer yolcu Cemil’i tanıdıkça katlanmanın, sabrın, vermenin kadim ve meşakkatli yöntemi ile tanışacak. Yolu birlemenin ilk şartı birinin diğerine tabi olması mı? Yüksek dağları geçerken giderek birbirlerine mi dönüşecekler? Ya aradıkları tohum? Dünyaya düşen insanın/insanlığın tohumu kendi içimizi temizlemeden yeşerebilecek mi? Bu yolculuğun son bir durağı var mı?

AFİŞ

FİLM FOTOĞRAFLARI