SÜT
SİNOPSİS
Liseyi bitirdikten sonra üniversite sınavını kazanamayan Yusuf'un büyük bir tutku ile yazdığı şiirler, adını sanını kimsenin duymadığı bazı edebiyat dergilerinde yayınlanmaktadır. Ama ne şiirin ne de ürettikleri değeri günden güne düşen sütün Yusuf'a ve annesi Zehra'ya bir katkısı vardır.
Yusuf, Zehra'nın kasabadaki istasyon şefi ile yaşadığı gizli ilişkiyi keşfedince ne yapacağını şaşırır. Gelecek kaygısı, yaşanan hızlı değişim ve gençlikten yetişkinliğe adım atmanın acılarıyla baş etmenin yolunu bulabilecek midir?
YÖNETMEN NOTU
Bundan bir yıl kadar önce 2005'in Şubat ayında 55.Berlinale'nin Forum Bölümünde Dünya Prömiyeri yapılan ikinci filmim "Meleğin Düşüşü" için Berlin'de iken bazı yönetmenlerin kendi taşralarına bakışları bana yeni ufuklar açtı.
Ülkeme döndükten kısa bir süre sonra Anadolu taşrasının bir bölümüne yolculuklar yaptım ve oradaki değişimi gözlemledim. Bunun sonucunda yazdığım hikayeler adına Yusuf Trilogy'si dediğim üç filmden oluşan projeyi doğurdu. Filmlerin adları Süt, Yumurta ve Bal. Bu üç hikaye Anadolu taşrasının üç farklı iklime ve coğrafyaya ait bölgesinde geçiyor. İç Anadolu (SÜT) , Doğu Karadeniz(BAL) ve İç Ege (YUMURTA)....
Hikayelerin üçünün özünde de ana-oğul ilişkisi var.
Türkiye'nin taşrası, özellikle iç Anadolu, son yıllarda büyük bir toplumsal, ekonomik ve kültürel değişim yaşamaktadır. Tarım ve hayvancılıkla geçinen küçük şehir ve kasabalar son yıllarda etraflarında kurulmaya başlanan sanayi tesisleri, baraj ya da işletmeye açılan madenler sebebi ile yep yeni bir hayata uyanmışlardır. Yeni iş olanakları ve göçün yarattığı dinamikler taşra hayatının yıkılmaz kalesi aile hayatını derinden sarsmaktadır.
Yeni hayat, sadece maddi çerçeveyi değiştirmekle kalmıyor, geleneksel yaşam biçimlerini de değişime zorluyor. Topraktan sanayiye, tarladan fabrikaya doğru yaşanan bu yer değiştirme bazıları için "aydınlık bir gelecek" umudu yeşertirken bazıları için de "kaos ve uyumsuzluk" üretiyor.
Semih Kaplanoğlu'nun geniş biyografisini incelemek için tıklayın >>>